20 Haziran 2010 Pazar

Şairler ve Yazarlar

Bahâr, Özgürlük Şairi

Muhammed Taki Bahâr Horasan’da doğmuştur ancak bir süre İran’da meşrutiyet fermanının imzalanmasından sonra esen özgürlük rüzgârı onu, hareketin en önemli konusu olan vatan şehitlerinin intikam bekçisi olabilmesi için Tahran’a sürükledi.
Muhammed Taki Bahâr 1886 yılında Meşhed’de dünyaya geldi. Onun çocukluk ve gençlik dönemi Sekizinci İmam’ın çevresinde ve onun hizmetinde “Astan-i Kuds”da geçti. Babası Muhammed Kasım Seburî, Meliku’ş Şuara-iAstan-i Kuds idi ve o babasının yanında şiir ve ilimler öğrendi. Seburî’nin ölümünden sonra Muzafferu’ddin Şâh’ın fermanıyla Meliku’şŞuârâolarak onun oğlu görevlendirildi. Babasına ek olarak Nişaburî edebiyat alanından yararlandı. Arap ve Fars ülkelerinde kendi bilgilerini tamamlamayı başardı. Babasının himayesinin sürdüğü gençlik yıllarında Horasanlı özgürlükçülerin saflarına katıldı, siyaset ve günlük konularla meşgul oldu, kendi düşüncelerini ve özgürlükçü şiirlerini Horasan’ın yerel gazeteleri aracılığıyla yayınladı.
Baskı döneminde küçük “Horasan” gazetesini ve ondan sonra 1328 yılının sonunda “NevBahâr” gazetesini Meşhed’de yayınladı. Onun Rusya zıttı tarzı yüzünden bir sene tutuklandı; ancak Bahâr yine durmadı ve NevBahâr’ın yerine “TazeBahâr” ı kurdu; ancak o da uzun sürmedi ve tutuklandı, henüz otuz yaşında bile değilken Tahran’a sürüldü.
Bir sene sonra Horasan halkı onu meclis üyeliğine seçti. Bahâr mecliste ve diğer siyasi alanlarda, her yerde özgürlük, sosyal adalet ve yenilik için istek ve heyecan gösterdi. Gazetecilik mesleği onu yeni düşüncelerle ve günlük olaylara aşinalıkla onun şairlik yeteneğini yeni yollara götürdü.
Bahâr Tahran’da “Dânîşkede” isimli –aynı isimle bir edebiyat encümen erkânı adlandırılır- gazeteyi kurdu.
Son zamanlarda diğer özgürlükçülerin çoğunun sesinin kesen sürgün ve zindan onu araştırma ve incelemeden uzaklaştıramadı. Bu iş, eğitim ve bir araya toplanma için bir süreliğine fırsat bulduğu 1881 yılının sonlarına kadar da devam etti. Aynı yıllarda Pehlevî dilini öğrendi, Farsça nesir ve nazım kitapları üzerinde iyi çalışmalar yapmıştır. Tahran Üniversitesi’nin kurulmasından sonra edebiyat fakültesinde ders vermiştir. Durumun siyasi faaliyetlere uygun olduğunu gördüğü 1902 yılının eylül ayından sonra, suskunluk yıllarının ardından tekrar yazmaya başladı, siyasete ve gazeteciliğe geri döndü. Eski şevki, heyecanı ve ruh halinin olmaması yanında özgürlük övgüsü, cahillikle mücadele ve fesat konularını ele aldı. Henüz barış ve özgürlük konusunda sözlerini tamamlamamışken 1911 yılında hastalığa yenik düştü.


Bahâr’ın Telif Eserleri ve Eserleri
Bundan önce gösterdiğimiz gazete ve dergilerin kurulmasına ve yayınlanmasına ek olarak Meliku’ş Şuârâ Bahâr’ın itibar ve makamını Fars edebiyatının bulunduğu ülkelerde şiir ve araştırma konularında seçkin simalardan biri olarak anılmasını sağlayan nesir ve nazım eserleri de ondan geriye kalmıştır, bu eserler şunlardan ibarettir;
1- Siyasi Guruplar Tarihi
2- Üslup Bilim ve Fars Nesri’nin Gelişimi (3 cilt)
3-Fars Nazmının Gelişimi (Onun hakkında anlatılanlara bakılarak derlenmiştir.)
4- Bahâr’ın makalelerinin ve dağınık haldeki yazılarının, ölümünden sonra onların dergilerinde “Bahâr ve Fars Edebiyatı” adıyla iki cilt olarak yayınlanmıştır.
5- “Tarîh-i Bel’amî”, “Tarih-i Sistan”, “Mecmilu’t Tevarîh u El Gıssas” ve “ Cemîu’l Hikayat-i Avfî” düzeltmeleriyle tamamı yayınlanmıştır.
6- Şiir Divanı iki ciltte; birkaç kez yayınlanmıştır.

Bahâr’ın Düşünceleri ve Şiiri

İlk olarak onun ölümünden birkaç yıl sonra Tahran’da yayınlanan divanında gazel, kaside, mesnevi, terci-i bent, musammat, terkib-i bent, müstezad, tasnif ve bunlardan başka bulunan bütün şiir türleri bulunur. Onların içeriği de çeşitli kalıp ifadeler ve sözlerden oluşan renkli, eski-yeni, siyasi-sosyal, vatan ile ilgili ve ahlaki şiirleri bulunur.
Onun gençlik şiirleri yani “Âstân-i Kuds” yanında görevdeyken yazdığı şiirler daha fazla övgü şiirleridir, çeşitli mezhebi konularda mersiye ve menkıbe söylemiştir. Bahâr bu şiirlerinde geçmişin meşhur ustalarını takip etmiştir. Onun divanında Ferruhî, Menuçihrî, Nasır Hüsrev, Beşşar Mergazî, Mesu’d Sa’d, Zahir Faryabî, ve Enverî’de görülen mazmunların, kafiye ve vezin güzelliğinin, fasihliğin ve hoşluğun bu üstatların şiirlerindekilerden aşağı kalır yanı yoktur. Onun kıtalarında ahlak ve sosyal konular boldur, bundan başka bazen ibretlik, esprili hikâyeler ve fıkralar nazım şekliyle yazılmıştır. Onun mesnevileri de tıpkı kıtaları gibi nasihat içerikli ve sosyaldir. Bu tür şiirlerinden Nizami, Senaî ve Cami’yi taklit kokusu yükselir. Bu şiirlerde görülen bir takım yenilikler, espriler ve sadelikler onların biçim ve kalıbının eksiliğini telafi eder. Onun musammatları Minuçihrî’nin başarılı taklididir. Nitekim hapsiyelerinde ve zindan şiirlerinde Mesu’d Sad-ı Selman’ın dokunaklı tarzını ve ahengini, Nasır Hüsrev’in dilinin sağlamlığına yakın bir şekilde kullanmıştır.
Bahâr aşk ve gazel şairi değildir. Bu alan fazla başarısı yoktur, onu her şeyden önce kaside şairi saymak gerekir. Kalıpları unutarak kasideyi o zamanda yaşayan Sebk-i Horasanî şairleri gibi sağlam şairlerle aynı sağlamlıkta yazabilen başarılı kaside şairlerinin sonuncusu olan Bahâr, yeni ve uygun mazmunları o günün asıl hayal unsurları ile birlikte, Farsça şiir kalıbında ve konusunda kullanmayı, her dönemden fazla zorunlu hale getirmiştir.
Bahâr’ın kasidelerinde sözün ahengi kıdemce kulağa daha hoş gelir. Onun kasidelerinde hem Ferruhî’nin söz sadeliği ve tatlılığı hem de Rudegi’nin dilinin görkemi ve sağlamlığı, aklı başında düşüncesinin canlılığı ve mutluluğu vardır.
Onun şiirlerinin bir kısmında özellikle başlangıçta ve Meşhed’de söylemiş olduğu şiirlerinde, diyanet ve iman ruhu güzel bir şekilde görünür. Bu haliyle batıl inançları ve hurafeleri sadece dinin parçası olarak tanımaz, hatta alaylı ve iğneleyici bir dille onlarla mücadele eder. Onun “Cehennem” kasidesi ve “Nekir ve Münkir” kıtası bu bakımdan örnek olarak söz edilmeye değer. Bahâr, Arif Kazvinî kadar meşhur olduğu tasnif kalıbı ile de şiir söylemiştir. Onun “Morg-i Seher Nale Serkon” gibi tasniflerinden bir kısmı, onun Allah vergisi şiir kabiliyeti ve güzel sözlülüğünden nasibini almıştır.

Eğer Bahâr’ın şiirinin mana denizinden iki pahalı inci avlamak istersek, o iki mana “özgürlük” ve “vatan” kavramlarından başka bir şey olmayacaktır. Onun İran kültürü ve tarihi hakkındaki birikimi, onun aşkını eski İran üzerinde yoğunlaştırmıştır, onun aşkı divanın bütünün de görülebilir. Aynı aşk, baskının hâkim olduğu siyaset kapılarının onun yüzüne kapandığı zaman, geçmiş tarihin karanlık bölgelerinde, Pehlevî dilini öğrenmek, kültür ve edebiyat hakkında araştırma ve inceleme yapmak için araştırma nedeni oldu. Bahâr kendi neslinin, vatanseverlik derdinin ansızın uyandığı lideriydi. Aynı aşıkâne dert onun şairlik tarzını eğlence ve kahramanlıkla doldurmuştur. Bu dönem aşkı ve inancı, onlardan sonraki neslin aksine, kendini baskılarla, isteklerle, milletin ve ülkenin gereklilikleriyle iyi bir şekilde kaynaştırmış ve beraber hale getirmiştir. Bilgi bütünü asil ve uzak inançların toplamıydı.
Meliku’ş Şuârâ kendi şiirinin çeşitli görünüşlerinde İran’ın geçmişine el attığı tam yorumlarda da kültürün, sosyal adaletin, mutlulukların ve zaferlerin parlak olduğu zamanlardan söz eder ve de bahtsızlıkları, kötü şanssızlıkları sebep ve nedenleri ile kendi yerlerinde hatırlatır. Üzerine de şanlı, onurlu ve azametli dönemleri şairin zamanıyla değerlendirme terazisine koyar, onun yazıkları, maalesefleri ve hasretlerini diriltir. Hasret, elden gitmiş ve artık gelecek şairlerin gözünde imkânların onu tekrar geri getireceği, hatta hale de sığmayacak şeydir. Dergilerde onun divanı Fars Edebiyat Tarihi’nde klasik edebiyatın ağırbaşlı etkisinin sonuncusu olarak boy gösterir, bütün ağırlığıyla ve genel Fars dilinin beğeni alanından kendi edebiyat tarzı da çok uzaklarda değildir.
Bu, Bahâr’ın şiirinin geleneksel üslupları, sahipleri, tarih kıstası ve Farsça deyiş beğenisini koruma görüşüne ve aynı şekilde kudretli tarzı ve kendi sağlamlığı klasik sever kesimin zorluklara bakışını temin etmiştir ve diğer taraftan kültürel ve günlük yönelim, yeni arayış ve aynı zamanda kendi işlerini, genel beğeni eğilimlerini, görüş ehlinin kendine has çerçevesinden daha yukarıya taşımış olmasındandır. Bundan sonra, Farsça edebiyat üstatları nesline ve kendi zamanına kadar üniversite alanında tahsil görmüş olanlar hakkında sahip olduğu edebi beğeninin ve kendine has zevkinin etkisi, Tahran Üniversitesi öğretim programı hakkındaki, kendi yaşam döneminin sonlarında sahip olduğu mevki nedeniyle inkâr edilemez. Belki geleneksellik eski şiirlere göre bağnazlıktan ve tutuculuktan önce olsa dahi ve yeni beğenilen edebi kalıplarda edebiyat üstatlarından bir kısmının yönelme noksanlığını da Bahâr emsali kişilerin ağırlığından, görülmez ayak bağlarından ve onların kendi habersizliğinden, onun gibi kişilerin fikirlerinin karanlığına göre bilinebilirdi.
Onun divanında basılmış olan Bahâr’ın şiirlerinden çoğunun yazılma tarihi, şanının ve onun nefesinin azalmasıyla beraber olmuştur. Bu araştırmacıların ve eleştirmenlerin işini oldukça kolaylaştırıyor. Eğer bu şiirler bir tarih kitabı şeklinde bir araya getirilmişse, şairlik düşüncesinin gidişini, doruğunu ve dibini iyice gösterir.
Onlardan bir kısmını burada vereceğim, onun en son yazdıklarından biri olan ve onun İsviçre “Lozan”da hastalığı 1909 yılında söylediği tıniyye ve kasideleri vatan anısına söylemiştir.


آن روز كه
پر كرد ز سیماب روان دشت و چمن را
گفتی كه برُفتند به خارب لزن را
و آمد مِه و پوشید به كافور كفن را
نظّاره كنان جلوه گه سر و سمن را
پوشید سراپای در و دشت و دمن را
بلعید لزن را و فروبست دهن را
وین حال فرایاد من آورد وطن را
تاریكی و بد روزی ایران كهن را
چون خلد برین كرد زمین را و زمن را
بر خاست منوچهر و بگسترد فنن را
بر كند ز بن ریشهء آشوب و فتن را
پیوست به لیبی و پنجاب، ختن را
یك قرن كشیدیم بلایا و محن را
ازباغ وطن كرد برون زاغ و زغون را
چون یاد كنم رزم كراسوس و سورن را
بنهاد نجاشی ز كف اقلیم یمن را ؟
افكند به زانوی ادب والرین را
اسلام برون كرد وثن را و شمن را؟
بشكافت، چو شمشیر سحر عِقد پَرَن را
و زبیم بلرزاند بدخشانو پكن را
دادیم ز كف تربیت سرّ و علن را ؟
بگريفته لحن تا گلو و زير ذقن را
بز دايد از ين چشمه گل و لاى و لجن را ؟
آن فرقه كه آزرم ندارد تو و من را
«سعفص» نتوان خواند نخوانده «كَلَمن» را
جز بر سر آهن نتوان برد ترن را
كامّيد به ايشان بود ايران كهن را


مه كرد مسخّر دره كوه لزن را
گیتی به غبار و به مه و میغ نهان گشت
برف آمد و بر سلسلهء آلپ كفن دوخت
من بر زبر كوه نشسته به یكی كاج
نا گاه یكی سیل رسید از دره ای زرف
گفتی ز كمین خاست نهنگی و بناگاه
گم شد ز نظر آن زیبایی و آثار
شد داغِ دلم تازه كه آورد به یادم
آن روز چه شد كایران ز انوال عدالت
آ ن روز كه از بیخ كهنسال فریدون
وان روز كه دارای كبیر ازمدد بخت
افزود به خوارزم و به بلغار حبش را
زان پس كه زاسكندر و اخلاف لعینش
ناگه وزش خشم دهاقین خراسان
خون درسر من جوش زند از شرف و فخر
آن روز كجا شد كه ز یك حملهء وهَرز
وان روز كه شاپور به پیشِ سم شبرنگ
آن روز كجا شد كه ز پنجاب و ز كشمیر
و آن روز كه نادر صف افغانی و هندی
و آ ن ملك ببخشید و بشد سوی بخارا
و امروز چهكردیم كه در صورت و معنی
ایران بُوَد آن چشمهء صافی كه بتدریج
كرد مراد دليرى كه به بازوى توانا
جز فرقهء مصلح نكند دفع مفاسد
بي تربيت آزادى و قانون نتوان داشت
بي نيروى قانون نرود كارى از پيش
يا راب تو نگهبانٍِ دلٍ اهلٍ وطن باش







Bahâr’ın şiirlerinden başka örnekler okuyalım:

همه رفتند
شو بار سفر بند كه ياران همه رفتند
گويد چه نشيني كه سواران همه رفتند
كز باغ جهان لاله عذاران همه رفتند
اندوه كه اندوه گساران همه رفتند
گنجينه نهادند به ماران همه رفتند
تنها به قفس ماند هَزاران همه رفتند
كز پيش تو چون ابر بهاران همه رفتند از ملك ادب حكم گزاران همه رفتند
آن گرد شتابنده كه در دامن صحراست
داغست دل لاله و نيليست بر سرو
افسوس كه افسانه سرايان همه رفتند
فرياد كه گنجينه طرازان معاني
يك مرغ گريفار درين گلشن ويران
خونبار بهار، از مژه در فرقت احباب
***



آرمان شاعر
وين رنج دل از ميانه برگيرم
اخگر شوم و به خشك تر كيرم
كلكي ز ستاك نيشكر گيرم
گيتي را جمله در شرر گيرم
آويز و جدال شير نر گيرم
زين اختر زشث خيره سر گيرم
اين عيشِ تباه را سپر گيرم
بر سفرهء كام در شكر گيرم
از خنده به پيش چشم تر گيرم
از مهر به گوشهء جگر گيرم بر خيزم و زندگي ز سر گيرم
باران شوم و گوه و در، بارم
يك ره سوي كشث نيشكر پويم
زان ني شرري به پا كنم وز وي
در عرصهء گير و دارِ بهرورزي
داد دل فيلسوف نالان را
پيش غام دهر و تير بارانش
و آن ميوه كه آرزو بود نامش
آن كودك اشكريز را نقشي
وان مادرِ داغديده را مرهم




Son olarak, Bahâr birkaç kasidesinin matla beyitlerini daha fazla aşinalık ve tanıma adına veriyoruz:

بگشاد تموز چون شير دهان

اي كنبد گيتي اي دماوند

كه تا ابد بريده تاد ناي او

نيست هنگام تأمَل بي درنگ آماده شو

وز هر كرانه دامن خركه فرو كشيد چون اوج گرفت مهر از سرطان

اي ديو سپيد پاي در بند

فغان ز جغد جنگ و مرغواي او

زندگي جنگست جانا بهر جنگ آماده شو

شب خرگه سيه زد و در وي بيارميد

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder